12 Ağustos 2014 Salı

Alanya Gezisi 31 Temmuz - 4 Ağustos

Merhaba ,

İlk gezimiz olmasa da Alanya gezimiz ile ilk blog yazılarımıza başlamak istedik.
Kendi zevkimize göre gezdiğimiz , gördüğümüz , yediğimiz ve içtiğimiz şeyleri sizlerle paylaşacagız. :)
Ilk olarak uçak bileti yerine otelimizi ayarladık. Otel olarak Alanya'nın Tophane mahallesinde Centauera boutique oteli tercih ettik. (http://www.centauera.com/) Otel resimlerinden oldukça concept gözüküyordu.

1. Gün 
31 Temmuz günü ben uçaktan indim ve Orçun'la Alanya havalananında da buluşup , sadece uçak saatlerinde olan Havaş'a bindik.  Aman o konuda dikkatli olun Havaş'ı kaçırırsanız tabi bulunduğunuz yere göre değişir ama ortalama 100-130 TL arası bir taksi parası ödeyerek şehre inmeniz gerekebilir.

Tıngır mıngır Alanya merkeze varmamız ardından , Cuma Pazarının orada indik. Eşyalarımızı alıp otelimizi aramaya başladık. Otelimizin kaleye yakın olduğunu bildiğimiz için öncelikle o yöne doğru 15 dk kadar yürüdük. Sonrasında Tophane mahallesi yokuş yukarı bir yerde kurulu bir mahalle. Dolayısıyla otelimizin orada olduğunu tam olarak anlayıp yukarı tırmanmaya başladık. Valizlerle biraz zor olabiliyor :)
taksi ile çıkmakta fayda olabilir.

Otelimizi gördüğümüzde gerçekten etkilendik çünkü eski taş bir bina olan küçük otelimizin toplamda sadece 5 odası vardı. Otelin önünde Alanya manzarasında kaybolduğunuz , restaurant, çay bahçesi kıvamında bir çardak var.

Biz hemen otele girdik sabahın 8.00ydi tabi ki odamıza giremedik check-in her otelde olduğu gibi 14.00'da idi. Ama otelin işletmecisi bizi en üst kattaki restaurant kısmına çıkardı ki buranın manzarası da şahaneydi türk kahvesi içtik ve orada biraz soluklandık. Otelimizden sabah manzaramız :)



Denize gitmek için otelin içine bir yerlerde hazırlanırken :) , odamızın 11 de hazır olacağını öğrenip sevindik biraz daha oyalanmak üzere üst değişikliği sonrası şehre geri indik.

ilk turumuz sonrası Alanya'nın gerçekten söylendiği kadar çok sıcak bir şehir olduğunu ilk anda tecrübe etmiş olduk :).Otele geri dönüp yerleştikten sonra denize girmek için can attığımız için tabiri caizse koşar adımlarla kendimizi denize atmak için Damlataş Plajına (Kleopatra Koyu) yola çıktık.
Otelimizden yol biraz uzun sürüyordu . Bizde yürümeyi tercih ettik. Hem şehri keşif edelim hem de yürüyüş olsun istedik. Daha rahat anlayabilmeniz için haritayı eklemek istedim :)



Damlataş plajı , Damlataş mağarasını başlangıç olarak kabul edersek oldukça uzun bir ve geniş bir plaj . Bir çok işletme var.  Biz plaja ilk indiğimiz yerden hemen şezlong ve şemsiye kiraladık. Hepsi 5 TL'den toplam 15 TL işletmeciye ödeme yaptık ve yerimize yerleştik.

Biz tabi önceden tecrübe etmediğimiz için karnımızda yoldan geldiğimizden çok aç olduğundan tercih ettiğimiz işletmenin kafesine oturduk bir patates kızartması ve 2 bira sipariş ettik. Biz göre  oldukça yüksek bir tutar ödeyerek yerimize geçtik. ( Bu bize sonrasında şunu öğretti plajın dibindeki migrostan içecek/yiyecek alıp şezlonglara yerleştik. :))

Özellikle tavsiye edilecek bir işletme yok çünkü hepsi standart , hizmet veriyorlar nereye oturmak isterseniz.
Plajdan bir kaç resim paylaşmak istedim aşağıya onları da ekliyorum.





Bütün gün plajda geçirdik , fakat çok geç kalmadan ev dönmemiz gerekiyordu Orçun çok güzel bir yerde bize yer ayırtmıştı . 7.15 de bizi otelimizden alacaklardı.:) 5.30 gibi çıktık yavaş yavaş otelimize geri yürüdük.
Rahatça hazırlanıp , otelimizin çardak/restaurantın da beklemeye başladık.
Bu akşam gideceğimiz yer Panaroma Restaurant'tı. Gerçekten bütün Alanya'yı Panaromik olarak görebildiğiniz harika bir mekandı. O akşamda çok sıcak değil aksine püfür püfür esen bir hava vardı. Keyifle oturduk hem yemeğimizi yedik hemde Antalya Yöresine Özel şarabımızı içerek manzaraya karşı keyif yaptık. Gerçekten harikaydı ! Bulunduğum ortamı sizinle paylaşamadan edemeyeceğim :)



Yemek olarak başta nachos söyledik bence çok gerekli değil ama doritos sevenler için neden olmasın. Yanında peynir tabağı istedik. Ardından Beğendili Et sote yedik. Gerçekten çok başarılı yapılmış bir yemekti.
Anladığımız bu restaurant et konusunda başarılı sizde et seviyorsanız bu tip bir yemek tercih edebilirsiniz.

2. Gün

Bugün için öncesinde tekne ile tur yaparız diye planlamıştık. Otel sahibimizin yönlendirmesi ile oradaki standartlara göre hayli büyük bir gemiye  kaydımızı yaptırdık. Biz tanıdık vasıtası ile gittiğimiz için hayli uygun bir fiyata 30 TL kadar kayıt olduk.  Yerli içeceklerin hepsi ücretsiz fakat size tavsiyem en azından biz bilseydik alırdık içeceklerinizi ve atıştırmak istediğiniz varsa abur cuburlarınızı önceden alıp gemiye binmeniz.
Sonuçta çok fazla kişiye hizmet ediliyor , çok yüksek bir kalite beklememek lazım.
Yemek konusunda ise salata, makarna ve fırınlanmış tavuk veriyorlar. Açıkçası ben çok yiyemedim ama tercih meselesi tabiki.

Ardından 3.30 gibi tekneden indik ve tekne de konuştuğumuz üzere Dim çayına gitmek üzere otobüslerin kalktığı meydana gittik. Normalde oraya araç kiralama ya da taksi gibi araçlarla da varabilirsiniz fakat otobüsle 2 tl ye gidiyorsunuz ve son otobüs 9 da kalkıyor onla geri dönebilirsiniz. Şunu eklemek isterim saat 6'dan sonraki dönüş otobüslerinin saat başı olduğunu öğrendik sizde bunu teyit edip ona göre dönüş programınızı yapmanızı tavsiye ederim.


Otobüse binmemizin ardından toplam 30 DK da Dim Çayı'nın en sonundaki durağa vardık. Yolda belli bir yerden sonra Dim çayı üzerinde kurulmuş olan tesisleri görünce deliriyorsunuz ilk gördüğünüzde inmek istiyorsunuz en azından benim için öyle oldu :) Fakat en son durağa kadar gidip en beğendiğinizi kafanıza yazıp aynı otobüsle dönüp o tesisin önünde inebilirsiniz. :)

Biz en sondan bir önceki tesisi seçtik ve otobüsten iner inmez sadece 100 m yürüyerek oraya vardık.Pınarbaşı Dim çayı tesisi çok hoşumuza gitti .

Oraya dair bir kaç resmi ekliyorum ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız :)

Dim çayı ile biraz detay vermem gerekirse , Alanya'nın denizinin yanından geçemeyecek kadar soğuk. Öyle soğuk ki 5 sn içinde kalan ayağıma kramplar girdi ve insanlar tesisteki yüzme alanında çılgınlar gibi yüzüyordu. Benim açımdan o suya girmem imkansızdı ! :) Sizi de şimdiden uyarmak isterim. Fakat güneşlenmek isterseniz çok rahatça şezlonglarda keyif  yapabilirsiniz. Onun harici çayın üzerine konumlanmış suyun üzerinde yüzen yemek yemek için aile/gruba özel masalar mevcut. Suyun yanında oturmak istemem ben dağ manzarası görmek isterim derseniz biraz merdiven tırmanarak bizimde tercih ettiğimiz yine gruplara özel kurulmuş ahşap çardaklara çıkabilirsiniz.
Yemek konusunda hangisi en iyi bilmiyorum ama biz yemeklerden çok memnun kalmadık. O yüzden burası için özellikle bir tavsiyede bulunamayacağım.

Akşam saat 20.15 kalktık biraz bekledik , 21.00 da kalkan otobüse binip geri döndük.

Çok yorgun olmamıza rağmen Alanya'ya gelmişken gece gezmesini mutlaka yapmak istedik. Hemen hızlıca hazırlanıp merkeze indik ve sırayla klüplere gitmeye başladık.İlk olarak  Havana Club & Disco'ya gittik. Ben tabi ki hemen barda koltuğumu kapıp oturdum. Club oldukça kalabalıktı , ortada 2 tane özel dans alanı vardı orada 2 ayrı kız değişik danslar performe ediyordu. Burada birşeyler içip ardından Robin Hood'a gittik , bu mekan 4 katlı olup , 4 ayrı konseptte eğlence seçeneği sunan bir yer. En çok hitap eden katın en üst kat olduğunu düşünerek yukarı çıkmaya çalıştık fakat maalesef çok kalabalık olduğu için yapamayıp geri inip oradan çıktık :). En sonunda Hollywood Bar'a gidip orada da biraz takıldık.Orası da çok kalabalık sayılmazdı en azından bizim beklentimizi karşılamadı.:)

Gecenin sonunda hem çok yorgunduk hem de karnımızda acıkmıştı en son Dim Çayı'nda yediklerimizle durduğumuz için , merkezdeki kumpircide  yemek yiyelim dedik. Kendime bir kumpir ve kola aldım.  ekstra pahalı geldi bana sanırım  merkez de diye
Yemek yedikten sonra otelimize geri döndük....

3. Gün

Ve tatilimizin üçüncü günü, Cumartesi...
Sabah yine essiz manzarada Hatice Teyze'nin hazırladığı harika reçellerle süper bir kahvaltı yaptık. Ve tabi ki de kahvaltımızın vazgeçilmez konusu: bugün ne yapacağız?

Kahvaltının ardından yine kendimizi yollara verip çarşıya doğru yürümeye başladık. Ancak kaldığımız otele giden birden fazla yol vardı ve bu sefer kale içinden gitmeyi tercih ettik.. Sağ tarafımız da tersane ve Akdeniz Arnavut kaldırımı eski yoldan inmeye devam ettik. Bu yolu tercih eden tek biz miyiz derken karşımızdan bebek arabalı turistler geldi, demek ki tercih edilen bir yolmuş dedik. Aşağıya indikçe kalenin farklı noktalarını görüyorduk. Derken Kızılkule'ye geldik, hemen kapısının önünden devam edip çarşıya doğru devam ettik. 

Çarşıdan hızlıca geçip ana caddeye vardık ve oradan yürümeye devam ettik Aynı otelde kalan misafirlerden birinden iyi bir künefeci olduğunu duymuştuk , karnımız aç değildi ama o künefeyi tatmak zorunda hissediyorduk. Çünkü anlatıldığı kadarıyla kaşar yerine dondurma olduğu gibi üstünde de dondurma vardı. Yani tam bir yaz tatlısı olabilirdi :). Yerinde adi Keyf-i Künefe , onu da Alanyalı bir arkadaşı götürmüş.

Cadde üzerinden yürüyerek Aquapark'in olduğu Migros'a kadar geldik. Genelde Orçun yer yön konularını başkalarına sormadan kendi bulmayı sever, ve bu yer hakkında da bir tahmini vardı. Ancak beni çok yürütmemek adına bir taksiciye sormak istedi ve taksici bilemeyince yine kendi başının çaresine bakmanın en güzeli olduğunu düşünüp cadde üzerinden devam etti. 

Bir iki sokak sonra caddenin sağ tarafında bir ara sokağa girdik ve Keyf-i Künefe tam karşımızdaydı. Heyecanla gidip tatlıyı sorduk ancak saat daha 12 idi ve ikiyi geçerek künefe servisinin başlayacağını ilettiler. Ayrıca bahsedilen tatlı da içinde kasar ama üstünde dondurma olduğunu öğrendik ve küçük çapta bir hayal kırıklığına uğradık.

Plaja bize göre erken bir saatte vardığımızdan  Damlataş mağarasını bir gezelim istedik. Geçen aksam çok kuyruk olduğundan vazgeçmiştik fakat bu sefer saatinde erken olmasından ötürü girişi daha az kalabalığa sahipti. Ödemeyi yapıp aldığımız jetonla turnikelerden geçtikten sonra sarkıtların bakakaldık. Aydınlatmanın etkisi olsa gerek kendimiz adeta bilim kurgu filmlerinden çıkmış gibi hissettik. Yürüyüş yolunu takip edip merdivenlere geldiğimiz de, daha büyük ve yüksek tavanlı  bir alan bizi karşıladı..
Aşağı inen merdivenler oldukça dar o yüzden kesin birileriyle çarpışırsınız. Birde merdivenlerde resim çekilmek için bekleme yapanlar oluyor bizde onlardan biriydik kesin sizde durursunuz çünkü insan orada bir resim istiyor :).  
Aşağı inmeyi başarınca orada bulunan banklara oturup biraz bizde insanları seyredelim dedik fakat 5 dakika içinde bana afaganlar bastı, ya havasızlıktan yada nemden bilmiyorum ama hemen oradan çıkmak istedim. O yüzden kapalı alan korkusu gibi korkulara sahipseniz mağaraya girip gezerken dikkat etmenizi öneririm. Bir kaç resimde Damlataş Mağarasından eklemek istedim...:)




Plajda geçen seferkinden farklı bir işletmeye geçelim dedik , tam parkın önündeki yere geçtik. Bu plajın bir özelliği denizinin ve kumsalının çok güzel olmasına ek olarak bazı günler hafif bazı günler büyük dalgalar oluyor.  Burada yapılabilecek en keyifli şeylerden biri deniz yatağı alıp dalganın tadını çıkartmak Zaten denize giren kalan ahali de benzer aktiviteler yapıp çığlıkla ortalığı şenlendiriyorlar. 

Bu arada deniz yatağı almak için boşuna parçalanmayın bu plajda deniz yataklarını kiralıyorlar aklınızda olsun.

Öğleden sonra ikimize acıkınca hem biraz yürüyüş yapmak hemde keşif maksatlı Burger king'e gittik.Ardından yerimize geri döndük. 
Saat artık akşam sularına gelince otele dönüp biraz dinlenelim dedik. Yolda da mağazalara girip çıkıp Alanya'yı keşfe devam ettik.

Son gecemiz olmasından dolayı baş başa bir keyif yapalım istedik , o yüzden dönerken gitar çalınıp canlı müzik yapıldığını gördüğümüz otelimize yakın olan restaurantlardan birine oturmaya karar verdik.
Özellikle seçtiğimiz bir tane olmadığı için aşağı inip direk önünden geçerken beğendiğimiz bir tanesine oturduk. Müzik 90'lar pop olduğu için bize hitap etti ve direk gidip oraya oturduk. Mekanın adı "Viking Restaurant". Hizmetinden oldukça memnun kaldık, sadece birer kadeh şarap istedik. Getirilen şarabı beğenmediğimiz için şarapların değiştirilmesini istedik. Önceden siparişi verdiğimiz garsonun bizi yanlış anladığını diğer gelen garsonla anladığımızda yeni gelen garson siz ne isterseniz onu açıp vereyim diyerek zaten bizi kazandı. Sonrasında farklı bir masa sipariş etmiş olsa da bize yanlışlıkla getirilmiş olan peynir tabağı ile de gecemiz şenlendi. Aslında bize jest olarak gönderdiler sandık :) fakat yan masanınmış meğerse buna rağmen bizden parasını almadılar biz yine de bahşişi bol bırakıp altında kalmadık tabi :).

Derken yine çarşıya girip bir tur attık. Gece çok karnımız acıktığı ve işkembe çorbası diye yanıp tutuştuğumuz için internetten ufak bir araştırma ile Alanya merkezden Mersin istikametine doğru giderken 30 dk yürüme mesafesinde olan "Şefin Yeri" adlı çorbacıyı bulduk. Bu sıcakta ne çorbası dediğinizi duyar gibiyim ama çorba bahane, sarımsak şahane...İkimizde sarımsak delisi olduğumuzdan mütevellit genel de geziye gittiğimiz yerlerde iyi bir çorbacı bulup mutlaka test yaparız :).Ve başladık yürümeye. Zaten o tarafa doğru gidip gezmek istiyorduk, buda bahanesi oldu. (Yolda giderken Shakespeare diye bir cafe gördük  sonra orada bir kahve içeriz demiştik ama maalesef yetiştiremedik. Eğer deneyen varsa bize de bilgi verirse çok seviniriz :))

Bol sarımsaklı çorbalarımızı içip çok yorgun olduğumuz için hemen 2 dk yürüme mesafesinde olan otobüs durağına gidip , merkeze giden otobüse atladık.2 durak sonunda şehre varmıştık. Fazla yemiş olduğumuz sarımsakların da etkisi ve otobüsteki insanları kurtarma psikolojisi ile otobüsten canımızı zor attık :) .

Şehi indik ve Alanya'da yapamadığımız ve yapmak istediğimiz son şeyi de yapmak istedik ! Kavun içinde dondurma yemek  ! Hollywood barın karşısındaki dondurmacıya gidip bu görevimizi de yerine getirdik :) Oldukça lezzetliydi , kendimizi kaybedercesine yiyip bitirdik :) .

  




Ve kavunlu dondurma sonrasında artık Alanya gecelerinde eğlenecek pek halimiz kalmadı. Zaten bir önceki akşamda yazdığımız gibi çok süper bir akşam geçirmemiştik. Ortamlar pek bize uygun gelmedi :). Bazılarında ki müzik bize hitap etmedi , kimisi çok fazla kalabalıktı , bir diğerinde garsonlar garip tavırlar içindeydi. Ee bunlar birleşince bizim için kötü bir deneyim oldu :). Madem öyle dedik yarın son günümüz olacağından denizden daha çok faydalanmak amacı ile otele dönüp dinlenmeye karar verdik.
Üçüncü günü de böylece güzel bir anı olarak hafızamıza kazıdık...

4. Gün

Sabah kalkıp ilk iş valizleri hazırlayıp kapadık ve resepsiyona teslim ettik.
Artık Alanya'da son günümüzdü o yüzden bol denizli bir son gün geçirmek istediğimiz için sabah hızlıca kahvaltımızı yapıp kendimizi yine Damlataş plajına attık.
Gelir gelmez gördük ki dün bıraktığımız dalgalar daha da fazlalaşmış. Ben önceki gün boynumu biraz bu dalgalarda sakatladığım için ilk başta biraz ürktüm ve girmek istemedim. O yüzden biz Dampy ile sahil kenarında oturduk ve ben kitap okudum. Dampy güneşlenirken :)



 Dalgaları tam resimlerle anlatamam belki ama kafanızda hayal edebilmeniz adına bir kaç resim ekliyorum :)




Bana kalırsa çocuklar tek başına yüzmek için bırakılırsa biraz tehlikeli olabilir çünkü o dalga alıp sizi kıyıdaki kuma çarpıyor ve nefes alamaz halde kalktığınız durumlar olabiliyor :). Birebir başıma geldi onun için ek olarak uyarmak istedim.

Tabi ki son günüm olduğu için pes ettim ve hemen açılma koşulu ile denize girdim ve baya yüzdüm :). Son günün şerefine hava inanılmaz sıcaktı denizde bile kavrularak çıktım. Allah'tan bol güneş yağı sürmüşüm.

Alanya  o konuda dikkat edilmesi gereken bir şehir. Yazın şemsiyeden kalkıp denize gidene kadar insan kavrulabilir. Bulunduğumuz günlerde son gün kadar sıcak olmamış diye sonradan baya sevinmiştim :)

Denizden çıktıktan sonra kuruyup şehre indik ve son yemeğimizi orada yemek istedik. Şehirde merkezdeki kebapçıya gidip  lahmacun, beyti gibi yemeklerden ortaya söyleyerek karnımızı doyurup. Son hazırlıklarımızı yapıp yola çıkmak için otelimize geri döndük.

Zaten valizlerimizi hazırlamış resepsiyona bırakmıştık sadece üstümüzü hızlıca değiştirdik ve bizi Havaş'a götürecek taksiyi beklemeye başladık. Burada Alanya havalananına oldukça uzak ve Havaş harici uygun fiyatlı bir ulaşım yolu yok o yüzden sizde dikkatli olun derim. Tabi taksi ile gitmeyi tercihte edebilirsiniz. :)

Taksimiz geldi bizi Havaş'ın ilk kalktığı Alanya otogarına götürdü. havalanın da inince inanılmaz kalabalık vardı. Yurt dışı ülkelerinden direkt uçuşu olan yabancılarında orada olduğunu ve check-in i yapmaya yetişemeyeceğimizi düşündük fakat güvenlik kontrolünden geçince gördük ki bizim bankomuz bomboş :) .
Rahatça valizlerimizi verdik ve bir süre sonra uçağa alım başladı. Ve Alanya gezimiz de burada son bulmuş oldu ! :)

Bir sonraki gezimizde sizlerle buluşmak dileğiyle ! :)

Orçun - Özge